Peyami SAFA (1899-1961) |
Victor Hugo XIX. asrın müspet zihniyeti içinde şiirin istikbâli olmadığını iddia edenlere ağır bir cevap vermiştir. Bugüne kadar şair haklıdır. Şiir sağdır. Fakat teknik o kadar ileri gitmektedir ki, bütün güzel sanatları, hatta manevî ilimlerin ve felsefenin hayatını tehlikede görenlere rastlanıyor. Beş yüz sene sonra, renkli fotoğraf o kadar mükemmelleşecektir ki, torunlarımız, bizim zamanımızda ressam denilen sabırlı mahlûkların bir model karşısında saatlerce, bazen günlerce ve aylarca uğraşmalarını merhametle karşılayacaklardır. Teknik bilgilerimize hiçbir şey ilâve etmeyen ve bize lüzumsuz hayaller veren şiir ve müzik gibi sanatları da geri çağların boşuna ruh çırpınışları sayacaklardır. Sinemanın harikaları yanında tiyatro da çocukların kukla oyunu gibi iptidaî bir sahtelik sanatı hâlinde kalacaktır.
Güzel sanatların ölümü estetiğin, psikolojinin ve felsefenin de hayatını tehlikeye sokacaktır. Baştan başa maddeye bağlı bir değerler sistemi içinde ahlâkın uğrayacağı inkılâp, dostluğu bir alış veriş, aşkı bir cinsî ticaret, aileyi -kalırsa- bir şirket hâline sokacak, bütün hayır ve fazilet duygularını, merhamet ve şefkati ortadan kaldıracaktır.
* * *
Dünyamızın böyle bir geleceğe doğru yöneldiği korkusunun veya ümidinin değeri var mıdır?
Sırf tabiat ve madde plânına irca edilmiş bir insan hayatı bir hayvan hayatı olur. Aradaki fark, hayvanın tabiî şevki (iç güdüsü) yerine tekniğin kaim olmasıdır. O zaman insanı "teknik bir hayvan" diye tarif etmek lâzım gelecektir.
* *
İnsan daha demir devrinde iken silâhının kabzasına kuş ve çiçek resimleri kazıyordu. Bu süs faydasızdı. Silâhın atım ve isabet gücünü artırmıyordu. Ancak silâhı atanın manevî gücüne bir şey kattığı için süsün faydalı olduğu söylenebilir. Fakat bu faydanın şartı insanın güzellikten zevk almasıdır. Yani güzellik duygusu faydadan önce gelmektedir. İnsanı hayvandan ayıran fark da budur. İnsanın ilkel davranışlarında da faydayı aşan bir idealin hâkimiyeti göze çarpıyor. Güzelliğe karşı bu meyil zamanımıza kadar, en büyük sanatları yaratarak devam etmiştir. Bugün en maddî ihtiyaçlara cevap veren endüstri mamullerinde bile kendine göre bir zarafet arıyoruz. Estetik duygu maddî hayatımızın her parçasında saltanat sürmektedir. Suyu bile zarif bir bardaktan içmeyi tercih ediyoruz. Güzelliğinden tecrit edilmiş bir dünyada insanın yaşama ve yaratma zevkini kaybedeceği, bu yüzden teknik icatlardan âciz kalacağı muhakkaktır. Çünkü bu icatlar da hayale muhtaçtırlar. İnsan muhayyilesini kurutan bir teknik bindiği dalı kesmeye mahkûm demektir.
Şiirsiz, musiksiz, resimsiz, ahlâksız, felsefesiz bir dünyada teknik de mümkün değildir. Kültürsüz bir teknik hayali peşinde koşanlar, robotların da bir kültür mahsulü olduğunu unutuyorlar. En zeki hesap makinesi, onu işleten bir insandan mahrum kaldıkça en basit hesabı yapamayacaktır.
Türk Düşüncesi, 1957
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder