Necip Fazıl Kısakürek (1905-1983) |
Bizde hemen bütün okur yazarlar vehmeder ki, kültür sadece bilgidir. Bilgi ne demek? İnsan kafasının her gün ve her şubede meçhuller âleminden fethedip çerçeveleştirdiği şeyleri baştanbaşa bilmeğe imkân mı var? O hâlde kültürlü olmak kabil değil. Buna mukabil herkes kendi meslek ve faaliyetine göre hususî bir şey bilir. Öyleyse kültürsüz olmanın yolu yok. Hâlbuki kültürlü ve kültürsüz adam diye hakikatte iki zıt tip var. Ya bunlar arasındaki fark?
Kültür, sahibinde fikir bünyesi hâline gelmiş bilgidir. Gıdanın, döne dolaşa damarlarımızda kan hâline gelişi gibi. Kimse bize kilerindeki erzakı gösterip o mikyasta kan sahibi olduğunu iddia edemez. Kimse de ansiklopedi ezberlemekle kültürlü olmaz. Kültür, bilgi sahibi olmak değil, bilme hassasına ermektir. Bilme hassasına eren, bilmediği şeylerin de bir nevi âlimidir. Nasıl ki parası olan, satın almadığı şeylerin de bir nevi mâliki. Bütün bilgilerin kaynağı idrak çilesini çekmiş ve bir dünya görüşüne varmış her insan kültürlüdür. Bunun içindir ki üniversitelerde ve bilhassa mücerret ilim fakültelerinde talebe, bir şeyi öğrenmekten ziyade nasıl öğrenileceğini öğrenir. Üniversite, öğrenme metotlarını öğreten ocak.
Bir şeyi bilmek hüneriyle elmas takma sanatı arasında ince bir yakınlık var. Elmas, mahfazasını zengin etmez. Onunla çizgilerini ifade eden vücudu kıymetlendirir. Bu yüzden, Karamanlı bakkalın pırlantaya boğulmuş parmaklan gibi, kültüre sadece ve kabaca mahfazalık etmek, üstelik servet cakası yapmak hakikî kültürsüzlüktür. Kültürden gaye, en sade ve en zarif kılık içinde bizzat mücevher olmaktır.
(3 Haziran 1939)
Güzel Yazılar DENEMELER, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1999, S. 151-152
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder